Arkadaşlar bu yazımda sizlere hayatımın en güzel geçen dönemlerinden birini anlatacağım. 2-3 ay arası bir dönemdir. lise 3. sınıfım. Bilecik Anadolu Öğretmen Lisesi. Her şeyin başlangıcına döneyim. Lise 2. sınıftayken bir gece Kerim Kaptan'dan mesaj geldi (Çok başarılı bir oyuncu ve disiplinli biridir. Şuan avukat). Beni çok motive eden bir konuşmaydı. Son mesajındaydı sanırım.. " Ben şampiyon yapamadım sen yap".. bakın yıllar geçti aradan 2007 olmalı.. Hala aklımda. evet sezonu kapatırken bir bahar kupası kazandık son saniyelerde turnike kaçırdım ama duvara kadar gittim ittiren biri sayesinde :) ama hakem görmedi. Ozamanda dedi ki kaptanımız (5 faul almıştı ve oyundan çıktı) " kazanıyorduk elimizdeydi vermeyin burdan". Ben o an biliyordum kazanacağımızı. Kazandıkta. İlk kupamızdı.. Halada tek.. Ama guruplara gitmeli bir turnuvada değildi. hala duruyor olması lazım o yıllardan bazı maç kasetlerimiz. Evet lise 3 olduk... Yepyeni bir takım kurduk. 4 kişiydik eski takımdan. Ben, Doğukan, Ezgin, Kıvanç (eksik varsa affetsin). Bir liste asılmıştı okulun ufak panosuna.. Altında idman saatleri takım kaptanı bendeniz tarafından belirleneceği yazıyordu. Mutlu oldum çok.. Benden önceki kaptanlar tren kazasında vefat eden rahmetli Turgay Ağabey (Ben tanıyamasamda maalesef çok anlattılar güzel oyunculuğunu, maçlarımızı da izlerdi.. Rahmetle anıyorum) sonra Kerim Kaptan ( İlk okulumda da kaptanımdı) sonrada ben. Mutlu oldum çok mutlu oldum... Başladık ilk idman.. İlk idmanımız konuşma ile başladı. Maalesef yaş sınırına takılan Eren bizlerle değildi.. (Keşke olsaydı.) Hocamız Fen Lisesinin de hocasıydı ve onlara güvenmişti. Malum sayısal zeka :) birde acayip şut atarlardı :) İdmanlar devam ederken benim ve takımımın kendi çabalarıyla o sene ilk defa sanırım 29 Ekim turnuvası adı altında bir turnuva oldu. İlk maç en güçlü takımla çünkü daha 6. sınıftan beri birlikte oynuyorlardı. Güzel oynadık onları çok paniklettik ama yenildik. 2. maç Anadoluy'du sanırım. Yenildik. 3. maç Fen Lisesi yenildik. Ama biliyordum ki gayet güzel oynuyorduk yani güzele gidiyorduk. Okulda nasıl dalga geçtiler benimle. Hep dedim takımımız iyi diye. O sene birde Yiğit vardı lise 1 de. Çöm :) ama onada güveniyordum çok. İşte bizle hep bir alay falan. İdmanlara devam. Havalar soğudu. idmanlara devam. Hocamız tamamen fene yöneldi. İdmanlara devam. Kız takımıyla salonu paylaş yarı yarıya. İdmanlara devam. Maçlara yaklaşık 2 hafta kala hocamız hazırlık maçı ayarlamış Fen ile. başladık.. Önce biraz idmanda yaptık sanırım. Neyse maç sırasında bir oyuncuyu bloklamak için yükseldim. Onunda dirseği benim gözüme geldi. Acıdı ama pek birşleyde hissetmiyorum. Birinde anahtar vardı ya Volkan ya Nail. Gittik soyunma odasına ikimiz. Işığı bir açtım ayna karşımda gözüm gökkuşağı gibi :) Siyahlık, morluk, kan, kızarıklık,
açıklık... Her şeyden biraz vardı yani. İlk dediğim eyvah ailem izin vermeyecek basketbola. Salona döndüm Hoca gördü beni ve ilk defa motora binip hastaneye gittik. Yakındı zaten. Gömleğimi falan giydim terli üstüme her kan falan oldu. Neyse yolda dedi ki orası çok hassas dikiş atılmaz. Gittik. Hastanede acilin bir odasına girdim. Doktor baktı. "0,6'yı hazırlayın" dedi (sayıyı yanlış hatırlıyor olabilirim.) Ben de;
- Dikiş mi atacaksınız?
-Evet
-O zaman ben bir çıkarayım üstümü. :)
Bir terki sormayın. Hocam sakın ailene deme diyor. O sırada Bilecik küçük babamın arkadaşına rastladık. Sakın söyleme dedi :) Neyse en sonunda Hocam aramış zaten geldiler bir panik havası :) Dikişe başladı göz kapaklarının birleştiği noktadan. Önce anastezi yapıldı oraya fakat daha uyuşmadan iğneyi bir batırdı uyuştu mu diye ama gözüme girdi o. Acıyor evde denemeyin :) Sonra 40 dakika falan sürdü dikiş. Takım arkadaşlarımdan bir kaçıda pencereden beni izliyormuş sonra gördüm. Sağolsunlar. Bir hafta duş alma dedi asıl dert buydu benim için. Okula gittim 2 gün sonraydı sanırım ilk yanıma gelen daha doğrusu koşan rahmetli Burcu'ydu. Sevgiyle anıyorum onuda.. Neyse dikişi söktür falan sezon başladı. İlk maç sırası nasıldı bilmiyorum ama ilk maç kolaydı yendik. Taraftar sayımız 0. ikinci maç güçlü Ertuğrulgazi. Daha direndik ama yenildik. Bir ara 9 sayı öne bile geçtik. 3. maç Anadolu maçı... Kaybetme lüksümüzde yok. Yakın arkadaşlarımında takımı. Maçın son anları faul yapmam gerekti. 5. faul. çıktım maçtan benden önce çıkan Doğukan'ın yanına. Onlarda da Mertcan çıktı. Sağolsun yaptığı faul ile dudağım içinde kocaman bir yara oldu kendi dişimin. Uzatmalar başladı.. Yusuf'la Kıvanç yıldız gibi parladılar. Kazandık. taraftar sayımız 2. Gizem ve Emel. Soyunma odasına gittim önce Anadolu'nun tebrik ettim önce bi yakın arkadaşımdan küfür yedim. Sonra Mertcan ile sarıldık tebrik ettik birbirimizi ve kendi soyunma odamızda bağırmaya şenlik yapmaya başladık. Gruptan çıkmak için son maç. Müdür izin vermedi taraftara finallere çıkarsak okulu getiririz dedi. Fen maçı. Fen maçı... gözümdeki ize sebep maç.. Biliyor musunuz kesinlikle gram üzülmedim gözüme. Hatta sevindim bile çünkü müthiş anı.. Takım arkadaşlarım için savaşırken olan bir yara. Daha güzel bir iz olabilir mi? Maç başladı.. Her zamanki gibi maç başına yaklaşık 10 serbest atışı kaçırıyorum. maç. sonu son 32 saniye kala faul kullanacağım. Mola geldi. Bilemiyorum aklımda düşündürmek için mi alındı faul. Bu arada kenara Kerim Kaptanda destek oluyordu bize her maçımızda. Ben yattım yere sanki Lise Defteri dedim :) neden biliyor musunuz çünkü ben son saniyeler sandım. Değilmiş :) sonra kaçırdım gene biz 1 sayı ile öndeyiz. hücum ettiler atamadılar biz hücum ettik benle gene faul. Gene mola 9 saniye kaldı. Düşünme bu sefer cidden çok ağırdı. Aldım topu elime ilk atış... Kaçtı.. 2. atış ve 9 saniye arasında gidip geliyor aklım yiyeceğimiz basketle herşey biter. Nefesimi ayarlayıp attım.. Kaçtı... Uzun boylu oyuncuları aldı ribaundu pas attı arkadaşına. Elimi uzattım... Tüm enerjimle elimi uzattım... Topu aldım... Köşeye koştum.. Bekledim çok çok az... Döndüm şut attım... Zil çaldı maçı bitiren.. Sayıyı yaptım şut girdi... ama hakemler vermedi sayımı genede biz kazandık :) Bu maç pazartesi oynandı taraftar sayımız 2. Emel ve Gizem. Deli gibi sevindik. O Maçtan sonra gene tebrik edip odamıza gittim sevinmeye devam. Sonra minibüs ile liseye müdüre. Müdür beni öpüp kutladı :) İki ay içindeki kötü bir andır bu. Salı günü çapraz eşleşmeler Bozüyük birincisi ile maç. Tribünler müthiş.. Turuncu beyaz kağıtlar.. Herkes orada üst kadememde. Özellikle Aykut ortamı müthiş yapmış hayatımda gördüğüm yaşadığım en güzel anlardan biriydi. Elele Tribüne koştuk konfetiler patlıyor marşlar söyleniyor... Bir gün öncenin yorgunluğu gitti bir anda.. Ama en unutulmazı "Büyük Kaptan" diye bağırmalarıydı.. O an için çok şeyi feda edebilirim. Müthişti.. Gerçekten müthiş.. Sonra maç başladı önde gidiyoruz devamlı bir pozisyon oldu Kıvanç ve iki rakip oyuncu yuvarlandılar birşeyler derken biri bağırarak kaldı canı yanıyordu. Kıvanç'ı kaldırdım bende. Çocuğun burnu kırılmış. Ama benim olayla ilgim olmadığı halde ihale bana kaldı :) rakip takımdan küfürler tehditler :) Neyse maçı kazandık. Finaldeyiz... Hocamız bu kadar başarılı olacağınızı bilsem sizi çalıştırırdım dedi. Taraftar sayımız tüm BAÖL. Son maç.. Çarşamba.. FİNAL... Ertuğrulgazi ile.. Çok yorgunuz zor yürüyoruz onlarsa dinlenme günleri vardı.. Maç başladı taraftarımız gene şahane idi fakat yenildik.. Yenildik zaten o gün açıkçası 10 maç yapsak 8 maçı onlar kazanırdı o derece yorgunduk ama çokta iyi takımlardı. Tebrik ederim tekrar. Bizse.. Biz ise müthiş bir Takımdık. Gerçekten Takımdık. Seyircimizde inanılmaz güzeldi... Her şey çok keyifliydi.. Kaptanıma verdiğim sözü tutamasam da bu anılar takım arkadaşlarımla yaşadığım için kendimi çok şanslı sayıyorum.. Bu güzel tecrübe hayatımda bir anı olarak hep kalacak ve hiç unutmayacağım.. Dilerim seyirci olan okul arkadaşlarımızda o 2 günü hatırlıyordur.. Teşekkür ederim takımıma ve o güzel günlere. İşte lise hayatımın en güzel 2-3 ayı... Basketbol ve takımımla dolu... Tüm takımıma teşekkür ederim tekrar.. Eski Kaptanları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder